esbpl deki lisansli futbolcular
1.
ahaha adam sabah ictimasını yapıp akabinde laf sokuyor askeriyeden, helal olsun böyle türk silahlı kuvvetlerine.
suçlamalara cevap vereyim ki: evet, ankara amatör kümede 7 yıllık bir amatör futbol geçmişim vardır. esnafspor isminde, ama esnaflarla uzaktan yakından alakası da olmayan, öyle tırt bir takımda oynadım. 8 yaşındaydım girdiğimde. takımın hocasıyla aynı lojmanda oturuyorduk, babamın da işten arkadaşıydı. o vasıtayla gitmeye başladım kulübe, lisans falan çıkartıldı, antrenmandı pastı şuttu derken turnuva geldi çattı. minikler turnuvası. ben de ilk maç yedek kulübesindeyim. (zira minikler turnuvası 12-14 yaş arasını kapsıyordu, hem yaşça hem fizikçe bir hayli küçüktüm turnuva için.) neyse işte 1-0 da öndeydik götümden uydurmuyorsam. son dakikalar falan. hoca beni oyuna sokacak ama saçmasapan taktik değişiklik anlatıyor bana. sanki maç avrupa kupası maçı, kendisi de fatih terim a.k. yok şunla yer değiştireceksin, yok şu şuraya gidecek yok bilmem ne. ulan 8 yaşındayım ne anlayım ben senin taktik değişikliğinden, bloklar arası bağlantından, orta sahayı kalabalık tutayım ayaklarından. kağıt mağıt da yok oyuncu değişikliği için, öyle yandaki idareciye söylüyorsun şu çıkacak ben girecem diye. velhasıl kafam karışık bir şekilde saha kenarına gittim (ki ankara'da dış sahalar diye bilinen bitişik iki sahayı bilenler için anlatıyorum: yedek kulübesinin olduğu kale arkasıyla oyuna girilecek yer arasında epey bir mesafe vardır). adama ne diyeceğimi bilemedim. 8 mi çıkacak 10 mu çıkacak ben ne olacam, neresi burası buhranları içinde hoca beni geri çağırdı, maç da ben yoldayken bitti zaten.
ha, ben bu hikayeyi sevgili takım arkadaşlarıma anlatırken, ilk defa sahaya çıkacak olma anlamında "milli olmak" lafıyla anlatmıştım ama gel gör ki yüzyıllar önce anlatılan bu şey çılgın bir çarpıtma eşliğinde algılanmaya devam ediyor. neymiş, genç milli takımmış :)
sonraki 6 seneyse gayet zevkliydi. (sbkz: amatör kulüp soyunma odaları)nı, kenar mahallelerden gelen ve yırtmak için götünü yırtarcasına oynayan elemanları, dış sahalardaki olaylı maçları (özellikle (bkz: yenidoğan) diye bir takım vardı ki acaip belalıydı, hatta bir keresinde kalecisiyle kaptanının maç içinde tekme tokat birbirine girdiğini bile hatırlarım), o dış sahalarda satılan ve dünyanın en pis ama en lezzetli yiyeceklerini, maç aralarında susuzluğu gidermek için sahaya getirilen limonlu oraletleri (ki hala esbplde maç öncesi limonlu oralet içerim) ile çocukluğumun çok büyük bir anı haznesi ona ayrılmıştır. sonra büyüdük ve kirlendi dünya işte anasını satayım.